20 Ekim 2012 Cumartesi, aylar süren aradan sonra yazmaya başlamak
benim için yeni bir yaşamı adımlamak
gibi bir şey. Oldukça riskli bir amelyattan sonra hayatı avuçlarımda hissederek penguen
adımlarıyla yürümeye başladım. Bu yürüyüşüme benzetmeleriyle ad veren
sevdiklerim beni güldürmeye çalışırlarken, aslında penguenleşen adımlarıma nasıl bir anlam
yüklediğimi bilseler, “Komiksin, bukadar da abartma,” diyebilirlerdi. Oysa içimdeki duygu yüklü sevinç, her türlü
abartıdan uzak yeniden doğmakla eş değerde..
Kutuplarda değildim ama penguen gibi yürürken İlhan Selçuk’un İlk
insanın ayağa kalkışını irdeleyen o şiirsel anlatımını yüreğimde
duyumsuyordum. Her oturup kalkışımda, tekerlekli sandalyaya oturtuluşumda Server
Tanilli öğretmenin arada bir yorulunca
kendini sandalyesinden doğrultur gibi yapışındaki cilt sızısının dayanılmazlığını, geçmişle bugünü
özdeşleştirerek tam bir paylaşımla yaşıyordum.
Ameliyat öncesinde, tıpkı bugün olduğu gibi
Eugene Ionesco’nun "Sandalyalar" oyunundaki, çoğalan iskemlelere benzer çabuklukta artan basamakları, ilk kez görüyormuş gibi şaşkın, us dışı bakışlarla izliyordum. Yıllar önce, bir radyo programımda konuğum olan İsmail Gülgeç’in yaşadıklarını, onun gözüyle canlandırıyordum. Sanki, ilk basamağın altında devleşen merdivenlere koşut yücelen engel tanımaz yaşamların güçlü tırmanışını belleğimin derinliklerinden bu güne taşıyordum.
Eugene Ionesco’nun "Sandalyalar" oyunundaki, çoğalan iskemlelere benzer çabuklukta artan basamakları, ilk kez görüyormuş gibi şaşkın, us dışı bakışlarla izliyordum. Yıllar önce, bir radyo programımda konuğum olan İsmail Gülgeç’in yaşadıklarını, onun gözüyle canlandırıyordum. Sanki, ilk basamağın altında devleşen merdivenlere koşut yücelen engel tanımaz yaşamların güçlü tırmanışını belleğimin derinliklerinden bu güne taşıyordum.
Ne yazık ki bana yaşam enerjisi veren, tanışmak şansına erişmekten onur duyduğum bu
üç değerli kişi, şimdi aramızda değil ama kalıcı erdemleri, saygın kişilikleri
ve yapıtlarıyla örnek olmayı sürdürüyorlar...
Ne diyordu İlhan Selçuk,"Pitekentropus Erektus” adlı yazısında;
"Milyonlarca yıllık geçmişin karanlıklarından kopup gelen oluşumda insanlaşan yaratığın serüveni ilginçti.
Hayvan gibi yürürken içsel bir dürtüyle iki ayağı üzerine nasıl dikilmişti insan.
Çevresindeki eştürleri, 'Pitekentropus Erektus’a kimbilir nasıl bir şaşkınlıkla bakmışlardı.
İnsan türü içinde ayağa kalkan ilk atamız ..
Selam sana!”
Diyorlar ki, penguenler
yeryüzünde yaşayan en paylaşımcı canlı türüymüş. Belgeselleri izlendiğinde,
yaşamları, çoğalmaları, türlerini sürdürme çabaları tam bir görsel şölen.
Bana gelince uzun süredir soluk
alma güçlüğü içinde yaşamımı sürdürürken, kullandığım kortizonların etkisiyle bir
de yürüme güçlüğü çekmeye başlamıştım. Bu durum yaşamımı
güçleştirirken beni, umutla umutsuzluğun sarmalında bir karar vermeye
yöneltmişti.
Benim için, doktorum Prof. Dr. Fahri Erdoğan’ın, doğru dürüst soluk
alamayan, kan grubunun Rh faktörü bile değişken bir kişiye çift taraflı kalça
kemiği operasyonu yapmayı göze alması ilginçti. Doktorumun bilgisini, kendine
güvenini, yüreklendirici tavrını, Asımımın, Sabişimin, Gizem’ciğimin ve
Teocuğumun verdiği güce katıp, umutla pekiştirebildim.
Sonuç, yeni evimde, nefis deniz manzarası içinde, gün doğuşunu izleyebiliyor
olmanın sevinciyle dolup taşmak…
Şimdi ise FiizikTedavi Uzmanı Dr. Pınar Turan'ın verdiği sporları yaparak ayaktayım. Biraz penguene biraz da,
"Pitekentropus Erektus’a" benzer yürüyorum.
"Pitekentropus Erektus’a" benzer yürüyorum.
Kısa bir süre sonra "Özgür Yaşamlar” için emek vererek geleceği adımlayacağıma
inanıyorum; yaşamı avuçlarımda sıkıca kavrayarak.
Meğer insan her yaşta yeniden doğuşun içgüdüsel çığlığını duyumsayabiliyormuş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder