26 Nisan 2012 Perşembe

İZİNLİ KIYIMA DİKKAT!

23 Nisan Hürriyet Gazetesi Akdeniz Ekindeki Haber.

Antalya Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nin bahçesindeki asırlık çam ağaçlarının kesilmesi vatandaşların tepkisine yol açtı.
Antalya Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nin bahçesindeki asırlık çam ağaçlarının kesilmesi vatandaşların tepkisine yol açtı.
Görevli öğretmenler kesimin izinli yapıldığını belirtti. Konyaaltı Caddesi'ndeki Antalya'nın en köklü eğitim kurumlarından Antalya Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nin bahçesinde bulunan asırlık çamlardan 13'ü kesildi. Asırlık çamların birgünde oduna dönüştürüldüğü olay okul çevresindeki bazı vatandaşların tepkisine yol açtı. Bir kadının 'Yaş kesen baş keser, kıymayın bu asırlık ağaçlara' şeklindeki yalvarışlarına rağmen ağaçlar kesildi. Ağaçların okul bahçesinde tehlike arzetmesi nedeniyle Orman Bölge Müdürlüğü'den alınan izinle kesildiği belirtildi. Çevredeki vatandaşların şikayeti üzerine polisin de olay yerine geldiği kesim sırasında, okulun görevli öğretmenleri kesim için aldıkları izni göstererek, ağaçların kesim işlemini sürdürdü.

Haberde sözü geçen "Bir kadın" bendim. Engelleyemediğim kıyım  nedeniyle aşağıdaki yazıyı yazdım. Sonradan öğrendiğime göre daha orada çok ağaç kesilecekmiş. Mahalle sakinlerinin ve öğrencilerin sağlığını etkileyecek püskürtme boya atölyesi yapılacakmış ağaçların yerine. Bu işlemi yapacak makinalar bile alınmış.

                                  İZİNLİ KIYIMA DİKKAT!

Mustafa Balbay, baharı şu anda hücreden görse de doğayı, ağaçları bence en iyi anlatan yazar Çam ağaçlarını kendi kendini budadıklarını ondan öğrenmiştim; o da bir köylüden öğrendiğini söylüyordu yazısında. O yazıda Nisan ayında gözlediği çamların yeşermesiniı şöyle anlatmıştı: “Her çamın ayrı yaprak üretme yöntemi var. Şaşırıp kaldım. Kısa yapraklı çamların uçlarındaki tomurcuklar Nisan sonunda bir bir içlerindeki yaprakları çıkarmaya başladı. En dıştaki kahverengi sarmal usul usul uca doğru gitti. Onu, alttaki yapraklar itiyor olmalı... En uçtan yere düştü, taptaze yaprakları dalların ucuna kondurup gitti. Yeni açık yeşil yapraklarla eski koyu yeşil yapraklar arasında öylesine büyük fark var ki, neredeyse siyahla beyaz kadar(…)Hey gidi doğa, açık yeşille koyu yeşilin bu kadar farklı olabiileceğini düşünemezdim ...”
Ben de dört mevsim, renklerini gözlediğim çamlara en az Sevgili Balbay kadar tutkunum.
Antalya’daki evimizde görkemli gün doğumları yaşanıyordu Konyaaltı Caddesindeki Endüstri Meslek Lisesi’nin bahçesindeki yarım asırlık çamlarının arasından güneşin, kor ateşini gökyüzünün laciverdini parçalayarak yayışına pek çok kez tanık olmuştum. Lisenin bahçesindeki ağaçların, güneşle, kuşlarla dansını izlemek için çoğunlukla erkenden kalkardım. Ama 21 nisan günü beni testere sesleri uyandırdı. O güzelim çamlar; bilmiyorum hangi kör amaca kurban edilerek testere ucuyla yerlere seriliyordu.
Gövdem yarılıyor, kollarım kesiliyor gibi dayanılmaz bir acı duydum. Balkondan seslenmelerim, sokağa fırlayarak “Kıymayın bu ağaçlara!” diye yakarışlarım kar etmedi. Polis çağırdım,. Belediyeyi arattım,. Olmadı.. Ufku bezeyen güzelim çamları Antalya Orman Bölge Müdürlüğün den alınmış belgeyi(!) göstererek kıydılar.
O Belgelerin nasıl verilmiş olduğu. İstanbul’daki ranta açılan 21 okullla ilgili , olaylara bir belgesel yapımcısı olarak, stajyer öğrencilerimin çalışmalarına katkıda bulunurkenı tanık olduğum için kuşkulanmamam olanaksızdı. Hele kesimde görevlendirilmiş bir öğretmenin  kesim kararını neden aldıklarını polise bildiren, inandırıcılıktan yoksun komiklikteki şu açıklamaları bu kuşkumu güçlendiren nitelikteydi.
-Efrendim taktir edersünüz bu okulda ikibin öğrenci var; bunların sigara içmelerine mani olamıyoruz. Çamlar küspe döküyor çocuklar sigaralarını buraya atabiliyorlar onlar için tehlike arzediyor.
Ne yazık değil mi? Direnme gücünden yoksun bırakılmış öğretmenler, neye hizmet ettiklerinin bilincinde ya da değil, öğrencilerinin karşısında, nasıl bir iç acısı durum sergiliyorlar.. Oracıkta kahverengi gömlekleri ile bir Cumartesi sabahı kesilen çamların gövdelerini salaş barakaya atmakla  görevli öğrenciler, öğretmenleri tarafından sigara içip yangına neden olacakları saçma suçlamalarını,.tepkisiz, dinlemek zorunda kalmışlardı. Polisin önünde ezilip büzülerek ileri sürülen saçmalıklarla  öğretmenlerinin düştüğü durumu, o gün o öğrencilerin, yaşadıkları bu olaydan nasıl bir ders aldıklarını, ne gibi bir sonuç çıkardıklarını doğrusu çok merak ediyorum. O öğretmen nasıl bir örnek olmuştu o gencecik öğrecilere. Peki ya o emri veren okul müdürü yemyeşil çamların gövdelerinin oduna dönüşmesindeki beyin tırmalayan testere seserini vicdanını katmışmıydı..Ertesi gün, Pazar sabahının sessizliğini bozan takırtılarla açılan kamyon kasasına körpecik dalları bir izi temizlercesine acele yükletip olay yerinden uzaklaştırırken verdiği kesim kararıyla yokettiği güzelliğin yarattığı boşluğu bıraktığı çirkinliği yüreğinden arıtabilmiş miydi?
Ben neler söylüyorum. Gülüyorsunuz değil mi? 13 ağaç kesilmiş göz göre göre. Peki ya göz göre göre benim ülkemde yakılan ormanlar, telef olan hayvanlar, aç kalan insanlar, yoksullar...  Her türlü bilgiden eğitimden uzak kılınmış insanlar, Çıkarılan yasalarla yaratılan eğitim faciaları, Her gün yaşanan kadın, erkek, çoluk çocuk trafiğe, teröre kurban olan isanların dramı.. Çocuk istismarıyla, kadına yönlik şiddetle kıyılan canlar. Yalana kurban edilen aydın kıyımları. Yalan savlarla üretilen davalar, savunmadan arındırılmak üzere olan adalet. Ve can çekişen hukuk.
Ülkem kan ağlıyor…. Halk suskun… Ağaçlar kesilirken de herkes suskundu. Tek başıma haykırıyordum. Şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı. Ömrümce böyle oldu. Tek başıma bağırdım ama kimse sesini çıkarmadı Bir gazetede resmim basılarak çıkan haberde”İzinli kıyıma  vatandaşlar tepki gösterdi” deniyordu. Buna sevinmeli mi, yine de? Bir başıma çoğalabiliyorum desenize? Heyyy! Ne duruyorsunuz, susmayın artık! Ben yalnız değilim biliyorum bunu; çıkın ortaya! Bağırın bağırın! Güzel ülkemde, doğaya, canlara, hukuka yönelik izin belgeli kıyım var!.Ne olur artık susmayın!

1 yorum:

kuazimodo dedi ki...

Sinir bozucu çünkü yıllar önce güneşimi kesiyor diye kesilen çamlarla karşılaşmıştım annemin ilk isyanına. Politik insanın doğasını da nasıl sahiplendiğini gördüm. Ama kaç kişiyiz ki gerçekten politik, gerçekten mücadeleci, çamlarını hakkını iktidara ve kapitalizme yedirmeyen duyun sesini, okuyun lütfen!

Böyle paylaştım yazını sosyal dünyada... Seni o kadar iyi anlıyorum ve o kadar kızıyorum ki. Cahillik, mutsuzluk, ve betona daha çok betona mahkum ediliyor insanımız. Ama o kahverengi gömlekli çocuklardan biri gece yattığında 5 saniye o kadın neye bagırıyordu diye düsündüyse anne, yine de birşeyleri değiştirmişsindir.