29 Aralık 2009 Salı

GÜZELİ YAŞATMAK
















GÜZELİ YAŞATMAK

Karmaşık sorunlarla yüreğiniz daralırken bir telefon sesiyle çocukluğunuza kavuşuyorsunuz. Sanata, bilime, eğitime gönül vermiş iki yüce gönüllü öğretmen sizi tam bunaldığınız an yeniden eğitiyor. Üstelik sizin yıllar önce yaptığınız, şimdi hiç yapamam; diye bildiğiniz somut belgeyle karşınıza çıkıp, “Bak yapmışsın; şimdi de yapabilirsin!” diyor. İşte o an emekliliğin karamsarlığından 13 14 yaşın yaratıcılığına yöneliyorsunuz.
Şimdi neredesiniz?
Telefondaki ses, ilk soyadınızla “Merhaba!” diyor. Antalya Murat Paşa Belediyesi’ nden arayan kişi, orta birinci sınıfta yaptığınız bir resmi almak için sergi kokteyline çağırıyor sizi. 25 Ekim 2009 günü “Anılardan Günümüze Behçet Gürcan” adlı resim sergisinin açılış törenindesiniz. Kürsüde Antalya Lisesinde orta okulda öğrenciyken matematik öğretmeni olan Zekâvet Gürcan hanım konuşuyor.
Bir Cumhuriyet kadını yürekliliği ile ve Atatürk’ün öğretmeni olmanın gücüyle artık altmışlı yaşlarında olan öğrencilerine sesleniyor: “Eşim, resim öğretmeniniz Behçet’le birlikte atandığımız; Anadolu’muzun pek çok yöresine, onun, beğenerek aldığı resimlerinizi hiç incitmeden taşıdık. Öğretmeniniz Behçet’i 02 Haziran 2001 yılında yitirdim. 80’li yaşlarımı sürdürdüğüm bu gün, onları sizlere sevgiyle geri veriyorum. Tablolarınız biraz sonra ellerinizde olacak; eşimin tabloları da bu salonda sürekli sergilenecek.” derken sözlerini, yaşamakta olduğumuz günlerin içimize sindiremediğimiz acılığını, Cumhuriyet öğretmenin kabullenemeyişinden kaynaklanan hüzünle ama bir matematikçi gerçekçiliğiyle sürdürüyor..
O anda sanki tam karşımda, kürsüde 20-25 yaşlarında genç kadın olan Zekâvet Gürcan öğretmen vardı. Bizler ortaokul lise öğrencileriydik. Öğretmenimiz az önce öğrettiği “Olmayana ergi” metoduyla bir teoremi ispatlar gibi eğitiyordu hepimizi.: “Sizler geleceği kuracaksınız daha çok çalışmalısınız dikkatli olmalısınız” diye uyarıyordu.
Gerçekte ise bembeyaz saçlarıyla, öğretilen teoremin kanıtlanan sonucundan hoşnut olmayan, acı acı gülümseyen gözlerle “olmadı!” der gibi bakan, 80’li yaşlardaki Zekavet öğretmendi konuşan…
“Ben, Behçet’le birlikte yeni kuşaklar yetiştirmek için çırpınırken. sizler yeterince çalıştınız mı? Göreviniz, düşü gerçeğe dönüştürmek değil miydi?” sözleriyle içini döken Zekâvet Gürcan öğretmenin, günümüz Türkiye’sinin içinde bulunduğu karmaşadan duyduğu burukluğu yansıtan sözlerini, başım öne eğik olarak dinliyordum.
Bu serzenişi gidermek görevi o dönemde kendisi de Antalya Lisesinde öğrenci olan, Deniz Baykal’a düşüyordu bir siyaset adamı olarak. Belediye Başkanınca arkadaşlarının yaptığı resimlerden bir kaçını kendilerine vermek üzere çağrılmıştı sayın Baykal.
Fakat o, öğretmeninden sonra kürsüye çıktığında verdiği upuzun yanıtla, öğretmenini inandıramayan öğrenci, görüntüsünden kurtulamadı. Zekavet öğretmen, artık yüreğinde yaşattığı resim öğretmenimiz Behçet Gürcan’la birlikte, “Bundan sonra daha dikkatli kararlı ve çalışkan olmanız zorunlu!” der gibi diniyordu öğrencisi Deniz Baykal’ı…
1918’de Akseki’de doğan, Behçet Gürcan parasız yatılı öğrenci olarak eğitim gördüğü“Gazi Terbiye Enstitüsü Resim iş bölümünü 1943 yılının Haziran ayında bitirmiş. Hasan Ali Yücelin Bakanlığı döneminde Erzurum’un tüm okullarında resim öğretmenliği yapmış. Sonraki yıllarda Antalya Lisesine atanan Gürcan, 19 Mayıs 1949 yılında Matematik öğretmeni Zekavet hanımla evlenmiş. 27 Mayıs 1960’a dek Antalya Lisesinde öğretmenlik yapan öğretmenlerimizin Kariyerleri ile ilgili çalışmaları sürüp gitmiş. Behçet Gürcan Öğretmenin Yurt dışında ve Yurt içinde yaptığı tablolarından ölümünden sonra kalanlar Murat Paşa Belediyesine bağışlanmış. Belediyedeki sergi açılışında izlediğimiz resimler, yaratıcılığın ve ölümsüz sanatın belgesel kanıtı. ,
Murat Paşa Belediye’since, sergi salonunda sürekli sanatseverlere açık tutulacağı belirtilen bu yapıtların yanında, Behçet Gürcan öğretmenin Antalya Lise sin’de öğretmenlik yaptığı dönemde öğrencilerinin yaptığı resimler de sergileniyor. Bu resimler lise öğrencilerinden çok erişkin sanatçıların yapıtlarını yansıtan estetik değerde. Ayrıca, tanıtım broşüründe belirtildiği gibi Murat Paşa Belediyesince dönem öğrencilerinin yapıtları kendilerine ya da yakınlarına veriliyor O gün açılışta bulunan pek çok kişi bu resimleri alabildi. Ben de onların arasındaydım.
İşte telefondaki “Feride Esen’le mi görüşüyorum diyen sesin çağrısına katılış öyküm böyle… Orta birinci sınıfta yaptığım “masal” temalı resmimi, yıllar sonra ilk kez Sayın Deniz Baykal’dan aldığımda gördüm. Elimde tuttuğum o,çocuk resmindeki düş gücünün varsıllığına, renk duygusuna şaşırıp kaldım. Ancak anımsadığım önemli an, tamamını sınıfta yaptığım o resmi, öğretmenimin aldığını, anneme anlatışımdaki sevinci anımsamaktı Zekâvet öğretmeni dinlerken, başımın öne eğildiği anı, hiç unutamayacağıma inanıyorum.
Çocukluğumdan yansıyan, öğretmenlerimin bu güne taşıdığı o resimle, bana kalansa; ileri yaşıma karşın, eğilmeden, dimdik ve asla yılmadan güzel için emek verebilme kararlılığı.
Çünkü, güzeli yaşatmak emek ve yürek ister.


Feride (Esen)BİLGİN

Hiç yorum yok: